24 Eylül 2010 Cuma

Asya Tarzı Birikim Modeli ve Türkiye

Türkiye İstatistik Kurumu'nca (TÜİK) yayınlanan Haziran 2010 dönemine ait işgücü istatistikleri sonuçlarına göre işsizlik oranı bir yıl önce aynı döneme göre yüzde 13 lerden yüzde 10,5 e gerilemiştir. Aynı verilere göre istihdam edilen birey sayısı Ocak 2010 başından beri 2 milyon 324 bin kişi artmıştır. II.dönem GSYH göstergesine ait büyüme oranından sonra üstüne böyle bir sonucun gelmesi doğal olarak kamuoyunda çifte sevinç yaratmıştır. Büyüme de yüzde 10.3 lük bir artış, işsizlik'te ise yüzde 2.5 lik bir azalış. Yalın bir halde incelenen bu sonuçların niteliğine indiğimiz zaman ise durumun aslına bakılırsa sosyal devlet tanımına ve emekçi kesim adına tam bir felaket olduğu anlaşılmaktadır. Nedeni ise Türkiye'nin içine sürüklenmekte olduğu ve benimsemekte istekli olduğu Asya tarzı birikim modeli uygulamalarıdır. Öncelikle bu savımızı büyüme ve istihdam ilişkisi parallelliğinin içeriğinden anlayabiliriz. Diğer bir deyişle Asyalılaşma da denilen Asya tarzı birikim modeli içeriğinde büyümeyi istihdamsız gerçekleştiren, işgücünü ucuz emeğe dayandıran ve çalışma süresini en yüksek seviyeye çıkartmaya çalışan bir nitelik taşır. İstihdam edilen kesimin maliyetlerini en aza indirerek, üretim sürecinde artık değer yaratılışını sömürü çeşidinin bu türüyle sağlayan Asyalılaşma, Türkiye de de varlığını son sürat devam ettirdiğini son açıklanan büyüme ve işgücü oranlarıyla pekiştirdi. Her ne kadar büyük bir kısmı baz etkisine dayansa da yüzde 10.3 lük büyümeye karşın istihdam da yüzde 2.5 lik artış, işte bu Asyalılaşma ortamında işgücü piyasalarının ne kadar enformalleştiğini, kalitesizleştiğini ve parçalanmaya yüz tuttuğunu göstermektedir. Ayrıca bir başka veriyi de istihdam ve kayıt dışı istihdam raporlarında görmekteyiz. Aynı şekilde işgücü verilerinden derlenen göstergelere göre istihdam artışlarını tarım, sanayi, inşaat ve hizmet olarak dört ana başlıkta incelediğimizde Asyalılaşma olgusunun bir örneği de tarım da karşımıza çıkmaktadır. Şöyle ki, 2 milyon 324 bin olan istihdam artışının yaklaşık 1 milyon 120 bin kişisi tarım sektöründe oluşmuştur. Yani artışın yaklaşık yüzde 50'si tarımdan. Fakat önemli olan nokta kayıt-dışı istihdam verilerinde karşımıza çıkıyor. Tarım da kayıtlı istihdam sayısı Ocak-Haziran arasında 1 milyon 200 olmasına karşın kayıt-dışı oran ise bu sayının 1 milyon 45 binini kapsıyor. Yüzde 87 lik kısım kayıt-dışı. Daha açık bir ifadeyle bu kadar kişi herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalıştırılmaktadır. Tipik bir Asya tarzı birikim modeli ve ucuz emeğin nasıl yaratıldığının güzel bir örneği. '' Artık değer '' yaratmak adına sömürünün sınır tanımayan bu durumu bir de TÜİK istihdam verisi olarak açıklanıyor ya , bir de bu artışa kamuoyu seviniyor ve gururlanıyor ya, üstüne bir de bu krizden çıkışın kanıtlarından biri olarak sunuluyor ya diyecek bir şey yok. Bu veriler bir övünç kaynağı olamaz, olsa olsa krizden çıkış için faturanın emekçi kitleler üzerinden nasıl finanse edildiğinin bir kanıtı olabilir. 24 Ocak kararlarının ardından başlayan neoliberal süreç; ekonomik reçetelerle ve uygulamalarla Türkiye'de Asya tarzı ucuz işgücü ordusu oluşumunun kapılarını aralamıştır. Bunun yanı sıra eğitim yatırımlarının bütçe'den ayrılan payının azaldığı, halkın bir parça ekmek için saatlerce çalıştırıldığı, sosyal güvencenin maliyetler lehine parçalandığı, gelir dağılımda uçurumların oluştuğu bir düzen yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder